Bu Blogda Ara

23 Nisan 2012 Pazartesi

İSTANBUL HÜKÜMETİNİN ADALET BAKANLIĞI MÜŞTEŞARI SAİT MOLLA


"İstanbul Hükümetinin ADALET Bakanlığı Müşteşarı Sait Molla !"ve bir TÜRK Subayının idamı !!!!!....
Gelen Kutusu
x

OSMANLI TÜRK İMPARATORLUĞU TEŞKİLAT-I MAHSUSASINDA
VE TÜRKİYE TOPRAKLARININ İŞGAL YILLARINDA M.M(MİLLİ MÜSELLAH)GRUBU BAŞKANLIĞINDA BULUNAN
EMEKLİ SÜVARI ALBAYI SAYIN HÜSAMETTİN ERTÜRK'ÜN ANILARINI BİZZAT DİNLEYEREK KALEME ALAN SAYIN SAMİH NAFİZ TANSU'NUN 1957 YILI BASIMI "İKİ DEVRİN PERDE ARKASI"KİTABININ 298-299-300.ci sayfalarından..
 
 
Sayfa 298 :Nemrut kürt mustafa paşa'nın risayeti(Başkan)ndeki Divan-ı Harp Mahkemesi'nde konuşan Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıfı vekili Yarbay Kemal Bey şöyle demişti:
    -Ben emir aldım.Bir memur aldığı emre itaatle mükelleftir.Ben kasabadan çıkarılanlara en insani harekette bulundum.Nitekim şimdi de hiç bir vicdan azabı duymuyorum.
    Divan-ı Harp Reisi Nemrup mustafa paşa,oturduğu yerden doğrularak Kemal Bey'in yüzüne bağırmıştı:
    -Kış kıyamette bu kadar insanı,çoluk çocuğu ile dağlara,yaylalara sürerken Allahtan hiç korkmadınmı?(ermenilerden bahsediyor)Bir gün senden bunların sorulacağını düşünmedinmi?Hem üstelik Jandarmalara onları süngülemesini de emretmişsin,ne dersin?
     Yarbay Kemal Bey,
    -Hayır bunu asla kabul etmem.Ben kimsenin ölümü için emir vermiş bir adam değilim!..
    Nemrut kürt mustafa paşa devam ediyor:
    -On binlerce zavallıyı,kadın,çocuk demeden,bu Allahın kışında,soğukta,dağ başlarında yürütmek,sanki süngülenmekten dahamı iyidir?Üstelik sen bir İdare amirisin,bunları senin himayene vermişlerdir.(Sesini yükselterek)memleketimiz dahilinde yaşayan vatandaşları birini diğeri üzerine sevkederek can ve mal tecavüzüne teşvik etmenin cezası nedir bilirmisin?
    Kemal Bey:
   -İdamdır paşam !..
   Nemrut kürt mustafa paşa:
   -Kendi hükmünü kendi ağzınla verdin Kemal Bey,bizde senin için bu karara varmıştık!..
Nemrut kürt mustafa paşa Divan-ı Harbi(Daha evvel Divanıharp Reisi Hayret Paşa idi.Fakat günlerce düşünmüş taşınmış bu haksızlığa dayanamamış ve Sadrazam Ferit Paşa ile şiddetli bir münakaşadan sonra istifa etmişti)Boğazlıyan Kaymakamı(Yarbay)ve Yozgat Mutasarrafı Vekili Kemal Beyi böylece idama mahkum etmişti. 
   Günlerden beri İstanbul bu vaka ,bu Mahkeme ile meşguldü.Halk için için kaynaşıyordu.İdam haberi duyulunca heyecan azami haddine vasıl olmuştu.Acana idam hükmü nerede ve nasıl icra edilecekti?Herkes bunun merakında idi.Halbuki daha başka bir iş vardı.
    İstanbul Limanında bir Harp Gemisi sefere hazırlanıyordu.Bu Fransız Harp Gemisinin ismi"Demokrasi"idi.Damat Ferit Paşa Hükümeti Sevr Muahedesini imzalamaya kara vermişti.Ertesi günü Osmanlı Heyeti murahhasası bu gemi ile Fransa'ya hareket edecekti.Bu Heyette Maarif Nazırı(Milli Eğitim Bakanı)Bağdatlı Hadi Paşa,Ayandan(Danıştay)Filozof Rıza Tevfik ve Hariciye(Dışişleri Bakanlığı)Müşteşarı Reşat Hikmet beyler vardı.Onlarda hazırlıklarını tamamlıyorlardı.Fakat İstanbul'da hiç kimsenin bu Heyetten haberi yoktu ve meşgul değildi.İşte bu Geminin hareketinden 12 saat evvel bir akşam İstanbul halkı akın akın Beyazıt Meydanında toplanmaya başlamıştı.Teşkilat-ı Mahsusamızın eski arkadaşları ve M.M.Grubuna mensup adamlarımızda bu meydanda buluşmuşlardı.Bende halkın arasına karışarak bu feci manzarayı görmeye gitmiştim.Yalnız herkes birbirine soruyordu
     -Niçin böyle karanlığa bıraktılar ?..
     -İşlerine öyle geliyor da ondan !..
Meydanı dolduran insan kalabalığını onbinlerin üstünde buluyordum.Saat öğleden sonra beşi geçiyordu.Yollar,meydanlar,damlar mahşeri bir kalabalık hainde dolmuştu.Şimdiki Üniversitenin(İstanbul Üniversitesi)Rektörlük Dairesinin önündeki çınarın altına darağacı kurulmuştu.Bu idam sehpasının etrafı Jandarma ve Polisle kordon altına alınmıştı.Binanın önünde İngiliz,Fransız Askeri Kuvvetleride yer almıştı.(Tarih 9 Nisan 1919 hani İstanbul 16 Mart 1920 de işgal edilmişti??Tarih kitaplarında halen daha böyle yazıyor !!)Nemrut kürt mustafa paşa Divanıharbi'nin kimlerden EMİR aldığını gösteren bu inkar kabul etmez deliller,böylece ortada duruyordu.Halk bir deniz gibi dalgalanıyordu.Güneş Süleymaniye arkasında sessizce batıyor,ortalığa pembe bir akşam rengi sinmiş bulunuyordu.Birdenbire kalabalığın bir anda sustuğu görüldü.Kimse nefes bile almıyordu.
     Üstünde---Dairei Umuru Askeriye-----yazılı ve bir zafer takı gibi süslü Harbiye Nezareti(Milli Savunma Bakanlığı)Kapısından çıkan süngülü bir müfreze askerin ortasında üstünde beyaz gömlek bulunan takriben 35 yaşlarında Boğazlıyan Kaymakamı(yarbay)Kemal Bey göründü.Oldukca metin ve sakindi.Son sözünün olup olmadığı soruldu.O da halka dönerek hitap etmişti:
    -----Sevgili vatandaşlarım ben bir TÜRK memuruyum.Aldığım emri yerine getirdim.Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir.Sizlere yemin ederim ki ben masumum,son sözüm bugünde budur,yarın da budur!ECNEBİ DEVLETLERE YARANMAK İÇİN BENİ ASIYORLAR.EĞER ADALET BUNA DİYORLARSA KAHROLSUN BÖYLE ADALET!...
     Bu ses sanki uzak dağlara gitmiş,çarpmış ve oradan aynen geri gelmiş gibi halkın ağzında tekrar edilmişti:
   ---KAHROLSUN BÖYLE ADALET !....
Kemal Bey sözlerine devam ederek:
-----Benim sevgili kardeşlerim,ASİL TÜRK MİLLETİNE çocuklarımı emanet ediyorum.Bu kahraman millet,elbette onlara bakacaktır.VATAN uğrunda Cephede ölen bir insan gibi ŞEHİT gidiyorum.ALLAH VATAN VE MİLLETİMİZE ZEVAL VERMESİN..AMİNNNN !...
     Halk hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.Meydan tam bir MATEM manzarası almıştı...
    (İşte şimdi Sayın Hüsamettin Ertürk'ün anlatımını gözümüzü dört açarak hatta tekrar tekrar okuyalım!Ve hatta döne döne tekrar tekrar okuyalım !!!)
   O SIRADA ŞİMDİKİ(İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)REKTÖRLÜK KÖŞKÜNÜN PENCERESİNDEN BAKAN DEVRİN ADLİYE MÜŞTEŞARI SAİD MOLA,CELLATLARA HİDDETLE BAĞIRMIŞTI....
...SÖYLETMEYİN BU ALÇAK HERİFİ!..HEMEN ASIN BU KÖPEĞİ,NE DURUYORSUNUZ İT OĞLU İTLER!.....
 
300.ci sayfanın sonu...............................................
Öncelikle Kahraman Ecdatlarımızdan sadece ikisi olan İki Kahraman,yiğit TÜRK Subayı Sayın Albay Gazi Hüsamettin Ertürk ve Sayın Şehit Yarbay Kemal Beyin aziz hatıraları önünde saygıyla diz çöküyorum..Ruhları ŞAD olsun..
Görülüyor ki TÜRK Devleti Osmanlı İmparatorluğunun temellerini taa..Haçlı Savaşlarından beri TÜRKlere olan kinlerini o kansız genleriyle taşıyarak devam ettiren Haçlı Orduları ya da onların deyimiyle Ehl-i Salipler(Avrupalılar) yıllarca TÜRK'lerin ekmeğini yiyen soysuzların işbirliğiyle çökertmişlerdir.TÜRK Devleti'nin en önemli kurumlarına çöreklenmişlerdir.
Biri asla kökeni sorgulanmadan TÜRK Ordularında Paşalık ünvanına kadar yükselmiş Nemrut kürt Mustafa Paşa,diğeri kökeni asla sorgulanmamış hem Danıştay üyeliğine hem Adalet Bakanlığı Müşteşarlığına kadar yükselmiş Said Molla!Ve diğerleri..Osmanlı Türk Devleti'nin Adalet Kurumlarını ele geçirmişller ve Avrupalı Haçlı Orduları yada Yedi Düvel denilen(İngiliz Amerikan,Fransız,İtalya,Yunan ve diğerleri)İşgal Kuvvetleriyle birlik olmuşlar binlerce TÜRK Subayını,bürokratını,Bakanlarını,Gazetecilerini,Profesörlerini yargılamış,idama mahkum etmiş,tutuklatmış,Bekirağa Bölüğü denilen Askeri Hapishaneye atmış oradanda İngiliz Savaş Gemilerine doldurularak O günün Guantanamosu Malta Adasına sürgüne göndermiştirler!!..
Ve yine ne hazindir ki,bütün bu alçaklıklar ve 400 yıllık TÜRK Payitahtı İstanbul'un işgal yılları ,seneler sonra(ki 11 Kasım 1938 günü başlamıştır bu Gaflet Dalalet Hiyanet)sinsice TÜRK Belleğinden silinmek amacıyla Tarih kitaplarından bilerek silinmiştir.
Bende Kahraman Ecdadımıza "alçak,köpek "diyen bu alçak ,TÜRK Milleti ve TÜRK Orduları düşmanına sensin"alçak,köpek"diyorum..
Ne büyük söylemiş ATAlarımız"Tarih tekerrürden ibarettir"diye !!!
İşte O günlerrr!!!!İşte BU günlerrr !!!!.......................
Ancakkk TÜRKLERE karşı daima tarihi tekerrür ettirmek isteyenler,daima O tekerrür ettirmeye çalıştıkları tarihin altında ezim ezim ezilmişlerdir!!
Mertlik Er Meydanındadır !.......................................
Tabii ki anlayana !!!!....................................
Saygıyla
Derleyen..Gülsev Eyüboğlu 
 
 

Devlet Görevleri [değiştir]

Hürriyet ve İtilaf Partisine kurucu üye olarak katıldı. Birinci dünya savaşından sonra Damat Ferit Paşa'nın Sadrazamlığını yaptığı Hürriyet ve İtilaf Partisi hükûmetinde Şûra-i Devlet (danıştay) üyeliği, Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevlerine getirildi. Ayrıca bir dönem dava vekilliği de yapmıştır. Kürt Teali Cemiyeti üyelerindendir. İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin başkanıdır. İstiklâl Savaşında işgale ve mezalime karşı mücadele başlatan direnişçi Türklerin aleyhindeki faaliyetleri sebebiyle Ankara hükûmeti tarafından yüzelliliklerlistesinde 94. sırada yer almış ve yurttan çıkarılmasına karar verilmiş ancak zaten Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi'nden önce İngiliz elçiliğine sığınmış ve İngiliz General Harrington'un verdiği İngiliz pasaportuyla yurdu terketmiştir.

İngilizler Adına Ajanlık [değiştir]

İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesi İngiliz Ajanı Rahip Frew ile yaptığı yazışmalar ele geçmiş ve bu mektuplarda Frew'dan yüklü miktarlarda para aldığı ve bu paraları isyan çıkartmak amacıyla Anadoludaki bazı şifreli isimlere gönderdiği anlaşılmıştır. Nutuk'da belgeler bölümünde Rahip Frew'a yazdığı mektuplar verilmiştir. Ajan Frew'a yazdığı mektuplarda Kürt Teali Cemiyeti mensuplarına ve doğudaki faaliyetleri için para gönderdiğini yazmıştı.[2][1]
Mustafa Kemal Rahip Frew'a daha sonra mektup yazar ve Sait Molla'ya Adapazarı ve Karacabey'de isyan çıkarttırmak için verdiklerini bildiklerini açıklar.[3]
Tarihçi Cemal Kutay kitaplarında Sait Molla'dan İngiliz ajanı diye bahsetmektedir.[4]
İşgalici devletlerin baskısıyla Ermeni techirinde sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla Divan-ı Harp mahkemesinde yargılanan Kemal Bey'in davasında mahkeme heyetinde idam kararını verenler arasındaydı.

İstanbul Gazetesi [değiştir]

İstanbul gazetesini çıkartmış ve burada İstanbul'u işgal etmiş İngilizlerden övgülerle bahseden makaleler yayınlamıştır.
Yurdu terkettikten sonra Romanya'ya gitti. Burada Türkiye aleyhinde faaliyetler gösterdiği ve Türk Maslahatgüzarı ile ilgili hakaret içeren bir yazı yazdığı için Romen yetkililer tarafından sınır dışı edildi. 1925 yılı mayıs ayında Kıbrıs'a gitti. 1926 yılında Mısır'a gitti.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sait_Molla..ALINTI...
 
 


-- 
EĞER BU MİLLET BU MEMLEKET PARÇALANACAK OLURSA,BU"UMUMİ ŞEREFSİZ"LİĞİN ENKAZI ALTINDA ŞUNUN BUNUN ŞAHSİ ŞEREFİ DE PARÇA PARÇA OLUR !!."
25 Ekim 1919 Amasya
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 
 
 

1 yorum: