Bu Blogda Ara

29 Aralık 2013 Pazar

21 Aralık/29 Aralık 1914 TÜRK'ÜN DİNMEYEN BÜYÜK ACISI SARIKAMIŞ FACİASI..!!!!

21 Aralık/29 Aralık 1914 TÜRK'ÜN DİNMEYEN BÜYÜK ACISI SARIKAMIŞ...!
2.Bölüm

    21 kasım/21 Aralık 1914;
Gelen emirle,düşmana Taarruz emri durdurulan Birlikler(100Bin mevcut)karlardanar Siperler yapılarak kar tipi altında,ilk günlerden ellerinde kalan erzakları ile yetindiler.
    Erzak takviyesi gelmedi,açlık başladı.Köylerden satın alınan hayvanlar kesilir kesilmez doğru dürüst yıkanamadan (çünkü akar sular donmuştu,-20 derece donmuş karlar eritilmeye çalışılıyordu)pişirilerek Binlerce Asker doyurulmaya çalışıldı !
Kesilen yüzbinlerce hayvan leşleri yağan kara rağmen yığınlara ulaştı.Elde kalan Buğdaylar kavruluyor ya da haşlanıyor bir avuçla gün geçiriliyordu..Erler,Komutanlara isyan etmeye meyillendiler:
  "Açlıktan ölelimmi ?Karnımızı doyurun,iaşemizi verin !"Oysa Komutanlar da aynı şartlar içinde AÇ..!
Ve nasıl Erlerine söylesinler ki"Erzurum Ana Karargahına çektiğimiz telgraflar ya yanıtsız ya da şartlara uyum sağlayın"..!!
Yerleşilen mıntıkaların her tarafı insan dışkılarıyla kirlendi.Hastalıklar başladı;günde bazen 50 bazen 100 er,ya ağır hasta ya da Şehit olmaya başladı .(Ahhh,ahhh gözyaşlarım o şartlara fışkırıyor acı içinde..:(((((....)
    Sefalet,Açlık,Soğuk;Taburların mevcutlarını 300 e 400 e kadar düşürdü..Dondurucu soğukta,artık tahta ranzaların sökülüp yakılmasına başlandı..Ranzalardan sonra bulundukları binalarına tahta kısımları sökülüp yakılıyordu.Tabur Komutanlarının Kaldıkları Ahır'ın damı bile sökülüp yakıldı !
   Ne Harbiye Nezareti'nden,ne Erkan-ı Harbiye'den,ne geniş yetkilerle donatılmış Hükümet Valisi'nden;çekilen telgraflara yanıt gelmedi..!!!!!!!(O dede Vali'lerden,bu torun Vali'lere..)
   15 Aralık 1914;
Talgraflara yanıt"Komutanlar derhal Erzurum Karargahına gelsin"Emri geldi..!
     Erzurum'da;Başkomutan Vekili Enver Paşa,Erkanı-Harbiye 2.Başkanı Alman Bronsart,Hsrekat Daire Başkanı Alman Feldman,Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa;
Tabur Komutanlarını huzurlarına aldılar !Kars İli'nin Haritaları dağıtıldı ve derhal Taburları toparlayarak 5 gün içinde Harekat Emri verildi..!
     Erzurum'da Karargaha çağrılan Komutanlar(Rütbeleri Albay,Yarbay,Binbaşı,Yüzbaşı,Teğmen.):
100Bin Mevcutlu Birliklerin bulunduğu Mevkilerin Erzurum'a 80 Km.uzaklıkta olduğunu Harekata hazırlık için Mühimmat ve erzak temininin metrelerce kaplı yollardan ancak 15 gün içinde temin edilebileceğini,korkunç Kış şartlarında düşman ordusunun harekat  keşfinin zor olacağını,ansızın bir düşman baskınının ihtimalinin çok yüksek olduğunu,Rus Ordusu'nun erzak,mühimmatlarının eksiksiz,Askerlerinin giyim donanımlarının çok yüksek ve tuttukları mevkilerde üstünlük sağladıklarını,nakliye kollarının düzenli at arabaları olduğunu,Türk Alaylarının; dondurucu soğuk açlık ve hastalıklar nedeniyle mevcudunun azaldığını,takviye birliklere ihtiyaç olduğunu,Askerin elbiselerinin,çarıklarının yırtık,en azından iç giyimlerinin imkanlar dahilinde teminini,Kars istikametinin metrelerce kar nedeniyle elverişsiz olduğunu rapor ettiler..!
Ancak bu raporlarının dikkate alınmayarak verilen emre itaatsizlikle cezalandırılacakları kendilerine bildirildi...!!!!!!
Verilen emre itaatsizlik cezasının Seferberlik halinde ve Muhabere dönemlerinde Kurşuna dizilmek olduğu,kendilerine tebliğ edildi......(Ahh,ahhh Kahraman Ecdatlarımız Komutanlarımız ahh...!!)..
     21 Aralık 1914 :
     Erzurum Dağlarından,Kars'a ,Sarıkamış'a yürüyüş başladı,hemde yayan olarak..!hem de metrelerce kar altında..!
     25 Aralık 1914 :Bardız ve Çilhoroz Dağları.
     26 Aralık 1914 :Felaket başlangıcı...Gelen emir"Sarıkamış'a derhal intikal"....!!!!!!!!!!!İlk hedef Çiftememeler tepesi..
      Öncü 82.Alay ve 83.Alay..Yığınlarca kar,sık Çam Ormanlarının dalları geçit vermiyor..!
     27 Aralık 1914:Yoğun düşman Makineli Tüfek ve Topçu Ateşleri..!!!!ALAY KOMUTANI ŞEHİT..
     29 Aralık 1914:Erzurum Karargahından gelen TELGRAF;
    -"Düşmanla muharebeye tutuştunuzmu ?"
     Yanıt;
    -"CEZAMIZA RAZIYIZ EFENDİM." !!!!....



    SÖZÜN BİTTİĞİ YER..
    VE TÜRK'ÜN DİNMEYEN BÜYÜK ACISI SARIKAMIŞ FACİASI.
KAHRAMAN ECDATLARIMIZIN AZİZ RUHLARI ÖNÜNDE SAYGI İLE DİZ ÇÖKÜYORUM.ONLAR DÜŞMANA YENİLMEDİLER..TÜRK DEVLETİNE ÇÖREKLENEN VİCDANI KARA YÖNETİCELERİN İHTİRASLARININ GÖZ GÖRE HAREKAT EMRİ VERDİKLERİ KARAKIŞ ŞARTLARINDA DONDURUCU SOĞUKLARA YENİLDİLER..!!!!
UNUTMAYACAĞIZ...!!!!
Saygılarımla
29 Aralık 2013
Gülsev EYÜBOĞLU







     
     


26 Aralık 2013 Perşembe

"1 Kasım 1914 Gününden,SARIKAMIŞ FACİASINA Giden Yol..!" 1.Bölüm

1 Kasım 1914 Gününden SARIKAMIŞ FACİASINA Giden YOL.!

   Osmanlı Hükümeti(diyorum çünkü 1077 Yılından 1908 yılına kadar resmi olarak TÜRK Devletinin adı TÜRKİYE idi.Temmuz 1908 yılında sözüm ona AB normlarına uygun demokratik(!)Anayasa Kanuni Esası ile TÜRKİYE Devleti'nin adı işbirlikçi şer odakları tarafından Devlet-i Osman-i Aliyye olarak değiştirilmiştir.)2 Ağustos 1914 yılında genel Seferberlik ilan etti.
  38 Yaşına kadar tüm tertipler Askere çağrıldı ayrıca Emekli Subaylarada görev emri gönderildi(Ki bu TÜRK Ordusu'nun Töresidir.Çünkü TÜRK Subayları kağıt üstünde emekli olur..)Redif Teşkilatı sözüm ona Barış dönemine girildiğinden 1912 Yılında kaldırıldığından,göreve çağrılan Askerler Nizamiye'lere koştular..Yoğun kalabalıklar,çoğunluk yerlerde kapatıldığından kısıtlı imkanlara sahip Askerlik Şubelerine yönlendirildiler..(30 Ocak 2012'de bakanlar Kurulu kararıyla 181 Askerlik Şubesi kapatıldı..NEDEN,O günlerinden bugünlere tarrihi tekerrür mü ?)
  Ancak AskerlikŞubelerinde kadrolar dar,sevk ve pusulalar hazır olmadığından,koşarak Askere gelen TÜRK Yiğitleri,günlerce sokaklarda,Cami avlularında yattılar..
Eeee tabii ki Osmanlı Hükümeti ile Harbiye Nezareti(Milli Savunma Bakanlığı),Erkan-ı Harbiye(Genelkurmay Başkanlığı)uyum içinde çalıştıklarından(!)ve Ordu Komutanlıklarıda dahil Eşgeneral Alman Generallere teslim edenler için TÜRK İmparatorluğunu parçalama süreci sinsice başlatıldı..Genel Seferberlik çıkardılar ancak kısıtlı imkanlara mahkum ettikleri Askerlik Şubeleri önlerinde perişan olan TÜRK'lerin morallerinin bozulması umurlarında olmadı bile..TÜRK adını silerek Osmanlılığa geçen bu şer güruhunun görevi tabii ki TÜRK Ordusu'nun gücünü kırmaktı..Planlar çoktann Avrupa Başkentlerinde hazırlanmıştı bile..
  Ancak Şanlı TÜRK Ordularının,TÜRK Komutanları(ki Orduda Alman veArap Subaylarda çoktu)her türlü baskıya kısıtlı imkanlara rağmen ERZURUM'da beklenen RUS Saldırılarına karşı 20 Temmuzdan itibaren hazırlıklara başlamıştı.
..  VE 1 Kasım 1914günü Başkomutan Vekili Damat Enver Paşa'nın Erkan-ı Harbiye'ye gönderdiği Kafkas Cephelerinde Savaş Emri Erzurum'a gelmişti.Kış şartları yağmurlarla başlamış,çamurlu günde Erzurum'da konuşlu Birlikler,Haydari,Özbek,Söğütlü mevkilerinden gece karanlığında yollarda diz boyu çamurda Askerler ve ikmal hayvanları ilerliyor..1.Tabur 30Km,2.Tabur 25 Km.3.Tabur 20 Km ilerlemişti ki gönderilen yeni bir emirle tamamen ters yöne yönlendirilerek..Dereboyu,Uzunahmet Tabyasında gecelemeleri istendi.Uykusuz,çamurla içinde Taburlar dinlenemeden yağmurlu fırtınalı yollarda ilerlemeye devam edildi.Birliklerin başındaki Komutanlarda Askerleriyle omuz omuza çamurlar içindeydi.(TÜRK Subaylarına düşmanlık eden sefillerin dedeleride aynı düşmanlık içindeydi..Yani copy paste zehirli düşman gen. !)
   6 Kasım 1914,11.Kolordu emrinde 82.Alay öncü,83.Alay ile Topçu Birliği Hasankale'ye yürüyün emriyle yola çıktı.Lapa lapa esintili kar altında Korucuk Mevkiine 2 Saat mola istikamet Akbaba Dağı..!
Pasinler Ovasında bütün Birlikler birleşti.
   10 Kasım 1914 günü Güneş pırıl pırıl,Taburlar bulundukları yamaçlarda eksikliklerini,iaşelerini,tahkimat ve taarruz eksikliklerini tamamladılar..
  11Kasım 1914,Kırdabaz sırtlarında Taarruz emri geldi.1905 rakımlı tepelerde kar bir metreye yakın..
Birliklere Komuta eden 60 Komutan(Albay,Yarbay,Binbaşı,Yüzbaşı,Teğmen)..Muharebe yerini Pasinler Ovası Köprüköy Mevkii olarak planladılar..Karanlık bastığında 1905 rakımlı tepeleri tutacak birlikler yerlerinde kaldı.Diğer Birlikler,Ruslara saldırarak adı Tarihe Köprüköy Zaferi olarak geçen muharebeyi kazandılar..Ancak     1.Tabur Komutanı Kahraman Yüzbaşı;ağır yaralı olduğu halde mrvcudu 700 den 300 e düşen ŞEHİT Askerlerine ağlıyordu"Yanlış emir yüzünden oldu gündüz göz göre düşmana saldırdtılar..Bu yanlış emirler Ordumuzu düşmana kırttırttıracak" ağlayarak son nefesini verdi..(Şimdi bende ağlıyorum,ahh Kahraman Ecdadımız Yüzbaşım,Yiğit ruhun önünde diz çöküyorum..)
   Köprüköy Muharebesini her türlü olumsuzluklara yanlış emirlere rağmen;Askerlerini evlatları gibi gözünden sakınan,Kahraman TÜRK Subayları kazandı..(TÜRK Subaylarına düşmanlık edenler TÜRK ORDUSU düşmanlardır..Hayasız hainler !"...
    11 Kasım 1914:Köprüköy Muharebesini kazanan 83.Alay'a 5.Rütbeden Mecidiye Nişanı"1330 senesinin 29.teşrininde Köprüköy'de düşmanı mağlup eden ve 1905 rakımlı tepeleri kazanan 83.Alay"yazılı sırmalı Nişan verildi.
    Köprüköy Çatışmalarında Erzurumlu Yüzbaşı Süleyman Bey,Erzurumlu Yüzbaşı Sabri Bey ve Kılıçgediği çatışmasında Erzurumlu Hamdi Bey ŞEHİT düştüler..Bu kahraman Ecdatlarımız ve diğer Kahraman Askerlerimiz(hepimizin dedeleri)şimdilerde kimbilir hangi unutulmuş Kabirlerinde yatıyorlar?..
Kahraman Yiğit ruhları Şad olsun..Saygı ile eğiliyorum..
    Her Şarıkamış adını duyduğumda ciğerime ateş düşer ağlarım..
VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN..
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE-İNADINA İLELEBETSatır içi resim 1
Saygılarımla..
Gülsev Eyüboğlu
26 Aralık 2013

Birinci bölüm..
Paylaş

17 Aralık 2013 Salı

KAZAKİSTAN KÜLTEKİN HATIRA PARASI ÇIKARDI..!

KAZAKİSTAN KÜLTEGİN HATIRA PARASI ÇIKARDI

12 Aralık 2013 tarihinde Kazakistan’da Göktürk abidelerinden “Kültegin” anıtı ile ilgili 1000 Tengelik hatıra parası çıkardı.
Kazakistan Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 30 Mart 1995 tarih ve 2155 sayılı kanununa uygun olarak çıkarılan hatıra parada Merkez Bankasının Başkanı Kayrat Kelimbetov’un imzası bulunmaktadır.
Paradaki sembollere gelince, paranın sağ tarafında “Kazak ili” ve onun sağ alt tarafında uçan güvercin yer almaktadır. Paranın sol tarafında ortada ise Kültegin’in büstü, yukarı kısmında Kazakistan devlet sembolleri olan devlet arması ile milli bayrak resimleri görülmektedir.
Hatıra paranın arka tarafında eski Türk askerlerini sembolize eden kaya resimleri ve onların gerisinde Göktürk yazılı anıtları göze çarpmaktadır. Göktürk hatıra parasının nominal değeri 1000 tenge (yaklaşık 6,5 dolar) olup 10 milyon adet basılmıştır.
ABDULVAHAP KARA..

16 Aralık 2013 Pazartesi

TÜRK'ÜN DANDANAKAN ZAFERİ..VE DANDANAKAN"KANA KAN İNTİKAM"

TÜRK'ÜN DANDANAKAN ZAFERİ..

...............VE DANDANAKAN"KANA KAN İNTİKAM"

    M.S.800 lü yıllarda, Türk Devleti Hazar İmparatorluğunun parçalanmasıyla kargaşa içine düşen Türk Coğrafyasına Arap akınları başladı.
Türk Tarihine "Talkan"ve"Curcan (Gürcan)"TÜRK Soykırımı ve katliamları olarak geçen Arap saldırıları Türk Coğrafyasında çok kanlı çatışmalara sahne olmuştur "Curcan" bölgesinde bir günde 10000 çocuk, kadın, yaşlı Türk katledildiği, nehirlerin kan aktığı bu sindirme politikası güden yayılmacılık döneminde Gazneliler, Araplarla işbirliği içine girdiler.
Arap Ordularının yardımıyla darmadağın edilen Türk Coğrafyasında İslami bir devlet kurdular.

Bozkurt (Acina-Asena)Soyundan Göktürk Hanedanından olan Oğuzlar ve Karahanlılar, işgalci Araplarla işbirliği yapan Gazne'lileri çok aşağı görüyorlardı.
Gazne-İslam Devletinin Orduları Arap ve Farisilerden oluşmuş, önemli ordu komutanları ise Arap'tı.
Türkler, köleoğlu olarak bilinen Gaznelilere diş biliyorlardı.
Gaznelilerin kurduğu İslami Devlet, Büyük Türk Hakanlığını gölgede bırakmıştı.
Gazneliler çok ince bir siyasetle Oğuzlarla, Karahanlıların birleşmesine mani oluyor, Karahanlıları Oğuzlara, Oğuzları Karahanlılara karşı kışkırtıyor, TÜRKLERİN yeniden birleşmemesi için çok ince bir siyaseti sinsice adım adım yapılandırıyordu.

Arapların yayılmacı istilalarıyla yıpranan Karahanlılar , (Büyük Türk Hakanlığı) , 4 Ocak 1008 de bugünkü Afganistanın kuzeyinde Belh Şehri (Mevlananın doğduğu kent) yakınlarındaki Katar Ovasında Gazneliler tarafından ağır yenilgiye uğradılar.
Arap ve Gazneli saldırılarıyla güçsüz kalan Karahanlılar 1025 yılında anlaşma yapmak zorunda kaldılar.
Gazneli Sultan Mahmut, sulh anlaşmasında birinci şart olarak Karahanlılardan müttefik oldukları Selçuklular(Oğuzlar)la ittifaklarına son verilmesini istedi.
Gazneli Mahmut bu emeline ulaştıktan sonra bu sefer Oğuz Selçuk Yabgusu Arslan Beyi anlaşma görüşmeleri bahanesiyle davet etti ve asla hükümranlık şanına yakışmayacak bir kalleşlikle Oğuz Yabgusu Arslan Beyi tutsak alarak Hindistan'da Belencar Kalesine hapsetti.
Öz OĞUZ TÜRKlerinin Yiğit Komutanları TUĞRUL ve ÇAĞRI Beyler, amcaları TÜRK Yabgusu(Han soylu)Arslan Beyin intikamını almaya Ant içtiler !!

 Araplarla ittifak yapan Köleoğlu Gazneli Mahmut, Oğuzların Yabgusunu tutsak alarak Selçukoğullarına diz çöktüreceğini sandı ama aksine artık Gazneliler, Selçukluların amansız düşmanlarıydılar.
Selçuklular(Oğuzlar) , Araplarla ortak siyaset güderek kendi iktidar hırsları ve şansi menfaatleri uğruna TÜRK DEVLET'ine hayasızca ihanet edilen bu kalleşliği asla unutmadılar.
İntikam Ant ları"Kana Kan İntikam"dır.

 Onbinlerce yıllık Türk Coğrafyasında Büyük Türk Hakanlığı Karahanlıları düşmanla işbirliğiyle içten etkisizleştiren köleoğlu Gazneliler, sözde İslam adına aslında korkunç bir Arap Emperyalizmi uyguladır, Araplardan daha çok Arapçı oldular.
Arablara biat etmeyen Büyük Türk Hakanlığına bağlı Karahanlılar ve Selçukluları müslüman oldukları halde devamlı olarak kafir olarak andılar.
Arap Ulemalarının sözde DİN adına zihinlerine kazıdığı TÜRK düşmanlığını devam ettirdiler.

Selçukoğulları sürekli olarak işgal altındaki Türk toprakları Horasan ve Maveraünnehir'e akınlar yapıyordu.
1035 yılında kendilerinden kat kat üstün içerisinde Arap Birlikleri de bulunan Gazneli Ordusu, Özü TÜRK Kanı TÜRK Selcuklu Komutanı ÇAĞRI Bey tarafından imhaya yakın derecede bozguna uğratıldı, darmadağın edildi.
OĞUZ Yiğiti Çağrı bey;Hunhar Arap işgallerinde acımasızca soykırıma uğrayan ATAlarının intikamını almıştı

 Ancak TÜRK-Arap savaşları devam ediyordu.

Kardeş olan iki ölümsüz kahraman Çağrı Bey ve Tuğrul Bey;Selçukoğullarını tıpkı ATA Bilge Han ve kardeşi Kültigin gibi ikili yönetiyordu.
Bu ATA yönetim şekli geleceğin Batı Türk Devleti'nin temellerini atıyordu.

Ağustos 1038 de Nişapur fethedildi.
Büyük Türk Komutan Tuğrul Bey;Tus Kentinde kendi adına Hakan-Sultan-İmparator ünvanlarıyla hutbe okuttu.
Tuğrul Bey bu hutbeyle artık Türk Çoğrafyasında Türklerin Hakanı, diğer müslümanların Sultanı ve orada yaşayan hristiyanların İmparatoru olduğunu ilan etti.

Büyük TÜRK Milletinin egemenliği yeniden tamgalanmalıydı.
10000 yıllık TÜRK DEVLETİ nin yönetimi yenidenTÜRK'lerin olacaktı.

Artık vakti gelmişti.
Oğuzhanoğlu Selçuklular ve köleoğlu Gaznelilerin orduları 23 MAYIS 1040 günü DANDANAKAN Kalesinin eteklerinde DANDANAKAN Ovasında karşı karşıya geldiler.
Ölümsüz TÜRK Komutanları Çağrı Bey ve Tuğrul Bey'in komutasındaki Oğuz Han oğlu Selçuklu TÜRK Ordulanı'nın saldırı parolası" DANDANAKAN KANA KAN İNTİKAM"DI;TÜRK Savaş Sanatının bütün incelikleriyle vuruşuyordu.
Arap ve Farisilerin çoğunluğa sahip Köleoğlu Gazneli Ordusu perişan oldu.
İhanetlerinin bedelini çok ağır ödediler.

DANDANAKAN ZAFERİ, 800 lü yıllarda başlayan Arap Emperyalizmi (yayılma, sömürü) ile çok büyük sarsıntılar geçiren TÜRK ONURUNU Geri getirdi.
Büyük TÜRK Hakanlığı Oğuzlara geçti.
Yüz yıllar sonra kapalı kıtalar içine hapsolunan TÜRKLER DANDANAKAN ZAFERİ ile yeniden açık denizlere inme imkanını elde ettiler.

DANDANAKAN ZAFERİ; M.Ö.ki BATI HUN İmparatorluğu TAMGAsından sonra, TÜRKlerin yeniden M.S. BATI TÜRK İmparatorluğu diye anılan, BÜYÜK TÜRK SELÇUKLU, BÜYÜK TÜRK OSMANLI ve TÜRK DEVLETİ Türkiye Cumhuriyetinin sarsılmaz temellerinin atıldığı yerdir.

HER TÜRK DANDANAKAN ZAFERİ'NİN TÜRK BUDUNLARININ YENİDEN DİRİLİŞİ OLDUĞUNU BİLMELİDİR.

HER TÜRK;TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU OLMADIĞINI BİLMELİDİR..

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE İNADINA..
İLELEBET

Saygılarımla

Gülsev EYÜBOĞLU

11 Aralık 2013 Çarşamba

TÜRK YUMRUĞU ALİ ONBAŞI VE ESAT MAHMUT BOZKURT !

TÜRK YUMRUĞU ALİ ONBAŞI VE ESAT MAHMUT BOZKURT!

11 Aralık 2013, 22:24
"ALİ ONBAŞI..!

Size isterseniz hazin bahtlı Girit'imizden bir yiğitliği anlatatım.
Girit Katliamlarının sonuncusunda,Yedi düvel müdahale ettiler.Bunlar,İngiltere,Fransa,İtalya,Rusya idi.Gerçi daha önce Almanya ve Avusturya'da beraberdi.
İngilizler,Kandiya'da;güya katliamla ilgili gördükleri Türk'leri tevkif ettiler.Ve bahriye Divanı Harplerinde idama mahkum ederek Kandiya'da hükmü infaz ederek Şehit ettiler..!
Düşününüz bir kere;Girit Türk Memleketidir..Türk Hükümeti,Mutasarrafı,Hakimi Kandiya'da hazır,fakat bunlar işe karıştırılmıyor..Yabancı bir Devlet,kendi Kanunlarına göre Türk Topraklarında Türk'leri cezalandırabiliyor..!
Nasıl söylemeli..?
Osmanlı,Osmanlı'ya karşı !Türk Topraklarında yabancılar hüküm infaz ediyor !
Nerede ..?
Türk Hükümetinin,Türk Mahkemelerinin karşısında !..
Hakaretin,hakaret faciasının dehşetine bakınız..??
İngilizlerin mahkum ettikleri Türk'ler arasında ALİ ONBAŞI adında bir YİĞT vardır.
Elleri kelepçeli darağacının altına getiriliyor ve bir isteğinin olup olmadığı soruluyor..
"Bir su" diyor..
İngiliz neferi suyu verdiği anda,kelepçeyi başına vurmasıyla beraber,ingilizin canı orada çıkıyor.ALİ ONBAŞI,hunharca vücuduna indirilen İngiliz süngüleri altında elleri kelepçeli can veriyor.
İngilizler,ALİ ONBAŞI'nın Dirisini değil ölüsünü asabildiler..
ATALAR SÖZÜ:"ÖLÜME TÜKÜRÜRLER,DİRİME TÜKÜRTMEM."
TÜRK BÖYLEDİR..
ONU DEMİRLERE VURSALAR,ONUN İÇİN TESLİM OLMAK YOKTUR ANCAK TESLİM ALMAK VARDIR..ALİ ONBAŞI'DAKİ RUHUN DAHA BÜYÜK ÇAPTA UYGULAMASINI 1918 MÜTAREKE YILINDA GÖRECEĞİZ..
ALİ ONBAŞI'nın,İngiliz neferinin başında patlattığı kelepçe,o neferin başına vurulmamıştır..ALİ ONBAŞI o neferi tanımaz bile..
FAKAT VURULAN KELEPÇE,İNGİLİZ NEFERİNİN ŞAHSINDA İNGİLİZ İMPARATORLUK TACINA İNDİRİLMİŞ ÖLÜM SAÇAN BİR TÜRK YUMRUĞUDUR..!
TÜRK BUDUR,TEK BAŞINA KALDIĞI GÜN BİLE BÜTÜN İMPARATORLUĞA MEYDAN OKUYACAK GÜCÜ KENDİNDE BULUR..İMPARATORLUKLAR YIKIP,BUNLARIN ÜSTÜNDE İMPARATORLUK KURAN BİR MİLLETİN OĞLU,BAŞKA TÜRLÜ OLAMAZDI VE OLMADI..!
ŞİMDİ SORUYORUM SİZE..
ALİ ONBAŞI ÖLDÜ  DENİLEBİLİR Mİ ?
NASIL DENİLEBİLİR ?
ONDAN RUH ALIYORUZ,ONU YAŞIYORUZ..
RAHMETLİ SAMİH RİFAT'IN BİR BEYTİNİ ANMADAN GEÇEMİYECEĞİM;
"SINIRLARIMDA KALSA TEK BİR KOL,TEK BİR BİLEK..
TARİH ONU,BİR KILINÇ KABZASINDA GÖRECEK..
İŞTE ALİ ONBAŞI...!

YAZAR ESAT MAHMUT BOZKURT..

VEEE İŞTE BENDE DİYORUM Kİ İŞTE  KAHRAMAN ECDADIMIZ ESAT MAHMUT BOZKURT..!
EYYY SİZZZ ZEHİRLİ GENLİ TÜRK DÜŞMANLARI ŞEREFSİZ KANI BOZUKLAR,GÜNÜ GELDİĞİNDE(Kİ YAKINDIR)HAİN KAFALARINIZA İNECEK ÖLÜM SAÇAN TÜRK YUMRUĞU..
BİLİNE..
DERLEYEN
TÜRK GÜLSEV EYÜBOĞLU
12 ARALIK 2013..
VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN..
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE-İNADINA İLELEBET


2 Aralık 2013 Pazartesi

M.Ö 42 ..ROMA'LI KADIN AVUKAT HORTENSİA'NIN SAVUNMASI..!



M.Ö.42..ROMA'LI KADIN AVUKAT HORTENSİA'NIN SAVUNMASI..!


Roma'nın en iyi Avukatlarından olan Quintus Hortensius'un kızıdır HORTENSİA..
Oldukca güzel ,zeki,cesur ve asil bir kadındır..Hukuk Eğitimi almış ve çok başarılıdır..Ancak Erkek Egemen Roma Yönetiminin ,(Yasalarda olduğu halde)Kadın Yargıç olmaz direnişiyle Yargıç olamamıştır.Yılmayarak çok başarılı bir Avukat olmuştur..
       M.Ö.195 de Kartaca ile yapılan Savaş için çıkarılan Lex Oppia(felaket)Yasa'sında Kadınların 1 Ons'tan fazla altını olmasını ve renkli giysiler giymeleri yasaklanmış.
      Roma'lı Kadınlar bu Yasaya başkaldırdılar,Kadınların İlk Siyasi eylemi M.Ö.195 de oldu.
Aylarca Roma Caddelerinde hep bir ağızdan aynı anda Çığlık atarak eylemler yaptılar..
Tutuklandılar,taktaklandılar..Zorla Esir Galadyatörlere "metres"olarak verilerek cezalandırıldılar..
Çoğunluğu Kadın onurunu aşağılayan bu iğrenç Cezaya karşı"metres"olmaktansa intihar etmeyi seçtiler..Kaçabilenler,dağlara kaçtılar !
       Görülen o ki Erkek egemen toplumlarda Kadınlara,2055 yıl öncesinde de verilen Cezalarda da "Tecavüz"e uğramak uğratılmak iğrençliği ön plandadır..!
       Ancak TÜRK Yasalarında 2055 yıl öncesinde de ve sonraki yüzyıllarda da TÜRK Kadın'ı Yönetimlerde varolmuş,Erkek çocuklar ve Kız çocukları eşit yetiştirilmiştir..AT'a binme 3 yaşında öğretilmiş..Ok atmak,Kalkan ve Kargı Kullanmak 5 yaşında öğretilmeye başlanmıştır..
Kendini her türlü koşullarda savunmayı öğrenen TÜRK Kadını'na değil zorla tecavüz asla kendi istediği dışında yan gözle bile bakılamazdı..

      TÜRK Yasalarında;Erkek egemen değil Eşit egemenlik hükmü vardı..!

      Önce TÜRK Kadınlarının sahiplendiği ve VATAN Savunmasıyla Kanları ile Canları ile destekledikleri Ebedi BAŞBUĞ ATATÜRK;Arapçı zihniyetin sinsice hakim olduğu ve TÜRK Devleti'nde Hakları elinden alınan TÜRK Kadınlarına Kurduğu TÜRKİYE Cumhuriyeti ile yeniden yüzyıllar önceki haklarını verdi..(2055 yıl önceki cesur bir Kadını anlatmaya çalışırken,ATAMIZA minnettarlığımızı yazmam gerekti..)..

    Cesur Roma'lı kadın büyük direnişinden 153 yıl sonra Lex Oppius Yasa'sına Üçlü Roma yönetimi;Octavius,Marcus Emilius ve Lepidus,yeni maddeler koydu..
     Önlerine geleni özelliklede İktidar'a muhalif olanları Halk düşmanları ilan ederek mallarına mülklerine el koydular..Sıra Roma'lı Kadınlara geldi..
      Özellikle İktidara muhalif olan en zengin 1400 Kadın'ı sözüm ona vergilendirmek amacıyla hemen uygulanmak üzere genelge çıkardılar..
     İktidar'ın  kendilerine karşı çıkardığı Genelgeyi kabul etmeyen Roma'lı Kadınlar;başlarında Avukat HORTENSİA olmak üzere Forum Mahkemesi'ne gittiler..!

     VE HORTENSİA'NIN SAVUNMASI:

      "Eğer Hukuk'a ve Mahkeme'ye karşı bir hata ettiysek bizi cezalandırın.Ama biz sizi,halk düşmanı ilan etmek için oy kullanmadık.Ocaklarınızı söndürmedik,düşmanları size karşı kışkırtmadık,şan şeref ve statü kazanmanızı engellemedik.neden Suçu paylaşmadığımız halde cezayı paylaşıyoruz !
      Şanda Şerefte,Komutada,Siyasette bir payımız olmadığı halde niye vergi ödeyecekmişiz..??
Çünkü Savaş Var diyorsunuz.Ama ne zaman Savaş yoktu ki..?
      Galya'lılarla,Part'larla Savaşacaksanız gönüllü katkıda bulunuruz ama İÇ Savaşa Hayır..!"..


      HORTENSİA'NIN Savunmasına oldukca öfkelenen Mahkeme Heyeti,
Korumalarına (Lictorlar),Kadınları derhal dağıtmalarını emrettiselerde,oldukca kalabalık olan Kadınlar öylesine Avaz Avaz ÇIĞLIK(!)atmaya başladılar ki,Baltalı Lictorlar şaşkınlık içinde öylece kaldılar..!!
      Ertesi gün hemen anında Mahkeme Roma'lı Kadınlara uygulanacak Vergilendirmeyi iptal etti...!!
      ROMA,KADININ GÜCÜ KARŞISINDA GERİ ADIM ATTI..
      YA İŞTE BÖYLE...!

    Saygılarımla
    Gülsev EYÜBOĞLU
   02 Aralık 2013

28 Kasım 2013 Perşembe

TÜRK KAHRAMANLIĞI//KIBRIS BEŞPARMAK DAĞLARINDAKİ TANK..

KIBRIS'TA TÜRK KAHRAMANLIĞININ EN GÜZEL GÖSTERGESİ //BEŞPARMAK DAĞLARINDA Kİ TANK ..




27 Kasım 2013 Çarşamba

ATATÜRK'ÜN DÖRT ATLISI...!

ATATÜRK'ÜN DÖRT ATLISI...

TÜRK Budunları;Binlerce yıllık Uygar Tarihlerinde,Devlet Kurmayı,Ordu Kurmayı insanlığa öğrettikleri gibi AT'larıda ilk eğiten ve Yaşam birlikteliği kuranlardır.TÜRK'ler ve At'lar,Savaşta,Barışta birbirleriyle eşdeğer olmuşlardır..
En Büyük TÜRK Askeri ATATÜRK'ümüzde Kahraman ATAlarımızdan gelen Asil Kanı taşıyan TÜRK Tamgasıdır..Yani TÜRK'ün genetik Kodudur..
En Büyük TÜRK Askeri ATATÜRK;At'a çok iyi binen ve çok çevik bir TÜRK Süvarisidir..
At'lara olan özel ilgisi ve sevgisi çok yoğun olduğu için en büyük ideali Türk Süvarilerinin,Avrupa'da düzenlenen Binicilik Yarışmalarında dereceler alarak Genç Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ordusu'nun tanıtılmasıydı..1925 Yılında Orhaniye Kışlası içende Binicilik Oluku açıldı.Yetenekli Genç Türk Subaylarının yetiştirilmesine başlandı.1927 Yılında Harbiye'nin Bünyesinde bulunan Sipahi Ocağı Kulübü'nün yetenekli Binicilerinden seçkinleri Avrupa'ya Binicilik yarışmaları Hk.Bilgi edinmeleri için gönderildi.
Yıl 1938 Yılının İlk yarısında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK,Şubat 1938 de Zatürre olduğu halde dinlenmeden Balkan Paktı ve Hatay için gece gündüz çalışıyor,bir yandan da İtalya'da Mussolini'nin kendi adına düzenlediğ Avrupa Binicilik Yarışmalarına katılacak olan Türk Süvari Binicilik Takımı'nın derece alması için Genç Subaylarla özel olarak ilgileniyordu..Cumhurbaşkanı gazi Mustafa Kemal ATATÜRK;özellikle Türkiye Cumhuriyeti'ne her fırsatta sataşan Mussoli'ninin burnunun sürtmesini ve TÜRK Subaylarının yeteneğini görmesini istiyordu..
Ve nihayet O Gün;2 mayıs 1938 Günü Mussolininde Şeref Tribününden seyrettiği Yarışma başladı..Roma'da Siena Stadyumu mahşeri kalabalık..
ATATÜRK'ÜN DÖRT ATLISI olarak Roma'ya gelen TÜRK Süvarileri 2 Mayıs 1938 Günü Birinci olarak Roma'yı ayağa kaldırdılar.Şanlı ALBAYRAĞIMIZI ,yoğun alkışlarla Birincilik Gönderine çektirdiler..
Yarışmayı sunan Spiker büyük heyecanla ;ATATÜRK'ÜN DÖRT ATLISI,Roma'yı Fethetti diye haykırıyordu..
BU YİĞİT DÖRT ATLI;

YÜZBAŞI CEVAT KULA,
YÜZBAŞI CEVAT GÜRKAN
YÜZBAŞI EYÜP ÖNCÜ
ÜSTTEĞMEN SAİM POLATKAN..
EBEDİ BAŞKOMUTANLARI CUMHURBAŞKANI MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İÇİN KAZANDIKLARI BİRİNCİLİK KUPASINI AT'LARININ ÜSTÜNDE VAKUR VE DİMDİK OLARAK ROMA STADINDA DÖRT NALA DOLAŞTIRDILAR...
BÜYÜK HIRSA KAPILAN MUSSOLİNİ DAHA SONRA KENDİNİ TOPARLAYARAK TÜRK ZABİTLERİNE KUPAYI VERİRKEN;
"BÜYÜK ATATÜRK'ÜN KAHRAMAN ATLI SÜVARİLERİ,AVRUPA'YI ATLI SÜVARİLERİ İLE TİTRETEN ATTİLA'NIN TORUNLARI OLARAK YENİDEN FETHETTİNİZ"DİYE KONUŞMA YAPMIŞTIR..
GÖK GÖZLÜ EBEDİ BAŞBUĞ ATATÜRK'ÜN DÖRT ATLISI ECDATLARIMIZIN KAHRAMAN AZİZ RUHLARI ÖNÜNDE ONURLA,GURURLA,SAYGIYLA DİZ ÇÖKÜYORUM...
VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN..
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE-İNADINA DÜNYA DURDUKCA..
BİZ TÜRKLER DELİ'KANLIYIZ...
SAYGILARIMLA
GÜLSEV EYÜBOĞLU
27 Kasım 2013

24 Kasım 2013 Pazar

EBEDİ BAŞBUĞ(BAŞKOMUTAN)ATATÜRK DİYOR Kİ...;


EBEDİ BAŞBUĞ(BAŞKOMUTAN)ATATÜRK DİYOR Kİ İ

"İSKENDERUN GÜNEYİ,ANTAKYA,HALEP VE KATMA İSTASYONLARI ARASI;CERABLUS,FIRAT KÖPRÜSÜNÜN GÜNEYİ;DEYR-ZOR,MUSUL VE GÜNEYİ,KERKÜK VE GÜNEYİ,KERKÜK VE SÜLEYMANİYE:VATANIMIZIN TÜRK'LERLE MESKUN GÜNEY SINIRLARIDIR VE TÜRK SÜNGÜLERİYLE,TÜRK KANLARIYLA ÇİZİLMİŞ OLUP SINIRLARIMIZ İÇİNDEDİR..."


HER ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE,BEN..!

   HER ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE,BEN..!


    Her Öğretmenler gününde;
Her sabah sevinçle özenle önlüğümü giyer,saçlarıma kolalı kocaman kat kat beyaz kurdelemi,kolalı beyaz yakalığımı takar,İlkokul sıralarıma dönerim.

  Çam kokulu kalın tahta sıralara yetişemeyen boyumla"örtmenim,örtmenim ben söyleyeceğim"diye çığlık çığlığa parmak kaldırırım...
  Teneffüslerde tontonnn Öğretmenimin ceketinden çekiştiririm.
   Çığlık çığlığa Okulun Bahçesinde arkadaşlarımla çiziktaş oynarım,ip atlarım :))Sonra hep beraber sınıfımıza koşarız.

   Okul çıkışında;inatlaşa inatlaşa çıkarsın,çıkamazsın ,öpersin öpemezsin diye arkadaşlarımla birbirimizi çekiştirerek ,Okulumuzun Bahçesinde 
Gönderde nazlı nazlı dalgalanan Albayrağımın direğine tırmanırım :))
 "Seni gidi yaramaz"diyen Öğretmenim yine kulağımı çeker,ben "ama örtmenim bayrağımızı öpmek için "derim.Yaramazlığımla Öğretmenimi üzdüğüm için,haylazlığımdan utanırım !
   Okula giderken sokakta bulup çantama koyduğum maviş gözlü kedi yavrusunun,derste miyavlamasını ve Sevgili Öğretmenimin,parmağı ile beni sevecen sevecen azarlamasını hatırlarım..
  Her Öğretmenler gününde,büyük bir heyecanla 19 Mayıs,23 Nisan,29 Ekim Bayramlarımızda ,Albayrağımızla,renk renk krepon kağıtlarıyla Sınıfımızı arkadaşlarımla beraber neşe içinde süsleriz..Sınıfımızda bizlere sevgi ile bakan ATATÜRK'ümüzü çığlık çığlığa "ATATÜRK'üm canım Benim"şarkıları ile öperiz..
   Her Öğretmenler gününde;
Anneciğimin
 Kaneviçe işlemeli omuzuma astığı küçük torba ile meyveleri "Yerli Malı Haftası"na götürürüm.
    Her Öğretmenler gününde;
Okul çıkışı küçücük çantama kalemlerimi,Kitaplarımı,defterlerimi yerleştiririm,zıplaya zıplaya sek sek oynayarak evimize dönerim.
    Her Öğretmenler gününde;
 sınıf arkadaşlarımla kolkola,
"Daha dün annemizin kollarında yaşarken-Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken-Şimdi Okullu olduk-Sınıfları doldurduk-Okul bizim yuvamız-Yaşasın Okulumuz"Şarkımızı söylerim.
    Her Öğretmenler gününde;
yaramaz cıvıl cıvıl çocukluğumun İlkokul sıralarına dönerim.
      HER ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE ;ÖNLERINDE SAYGIYLA EĞİLEREK,
CANIM ÖĞRETMENLERİMİN ELLERİNDEN SAYGI İLE ÖPERİM...

Saygılarımla
Gülsev Eyüboğlu

NOT:İlgi Fotoğraf 1923 Yılı Cumhuriyet Öğretmeni ve öğrencileri..

-- Satır içi resim 1
"VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"
               ."NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE"
                        İNADINA -İLELEBET 

                           Gülsev Eyüboğlu

        

16 Kasım 2013 Cumartesi

ATATÜRK ve BOZKURT..

ATATÜRK ve BOZKURT..

Ağustos 1926 gecesi Türkiye'nin ''Bozkurt'' adlı yolcu gemisi, Fransız ''Lotus'' gemisi ile Ege Denizi'nde çarpışır. Bozkurt gemisi batar ve 8 Türk denizcisi boğularak ölür. Ertesi gün, İstanbul'a gelen Lotus gemisinin kaptanı tutuklanır ve Türk mahkemelerince 80 gün hapis cezasına çarptırılır. Lotus gemisinin kaptanının karşı çıkışları sonucu dava, Lahey Sürekli Adalet Divanı'na intikal eder.

Lahey Sürekli Adalet Divanı, 7 Eylül 1927'de, Türkiye'nin hukuka aykırı davranmadığına karar verir. Bu kararla birlikte ''Geminin adı ve Türk milletinin milli simgesi, Türk özgürlük ve bağımsızlığının timsali olmasından ötürü'', Türk heyetine, Atatürk'e verilmek üzere tunçtan bir Bozkurt heykeli armağan edilir. Bu davadan dolayı, dönemin adalet bakanı Mahmut Esat'a, Atatürk tarafından Bozkurt soyadı verilmiştir.

 

Hatta küçük izcilere yavrukurt ismini bizzat kendisi taktı. Hakkında yazılan bazı kitaplarda kendisinden Bozkurt olarak bahsedildiğini biliyoruz... Bu belgelerden biri de Ankara Ulus'ta bulunan Atatürk heykelinin kaidesindeki bozkurt başı dır.

Atatürk Zamanında Basılan Bozkurt Resimli Para ve Pullar

  
Atatürk, kurduğu devletin Türk adı, Türk dili, Türk kültürü ile yaşamasını istemiştir. Bunun için Türk Milletinin sembolü olan Bozkurtu, Türk devletinin parasınave pullara bastırarak, Bozkurt adını her yerde kullanarak yeniden Türk kültürüne yerleşmesine öncülük etmiştir.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında (1922-1938) Bozkurt'a büyük bir önem verilmekte idi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında hemen hemen her kuruluşta Bozkurt'u görmek mümkündü. Hatta daha cumhuriyet ilan edilmeden, Ankara Hükümeti'nin bastırdığı pulların üzerine Bozkurt resmi konulmakta idi.

Türk tarihini bir bütün olarak düşünen Atatürk, milli simge olan Bozkurt'u kullandırmış, devletin temellerine Türk milliyetçiliğini yerleştirmiştir. Batılılar da bunlara bağlı olarak Atatürk'e ''Bozkurt'' adını vermişlerdir."
ALINTI...

25 Ekim 2013 Cuma

Gülsev EYÜBOĞLU: GAZİ BİNBAŞI AYŞE HAN'IM...!!

Gülsev EYÜBOĞLU: GAZİ BİNBAŞI AYŞE HAN'IM...!!:  GAZİ BİNBAŞI AYŞE HAN'IM...     Aslen TRabzon'ludur.Subay olan eşi Kafkas Cephesinde ŞEHİT olunca,Eşinin İzmir'de otur...

Gülsev EYÜBOĞLU: ÜSTEĞMEN KARA FATMA,300 ÇERİSİ İLE İZMİR'İ DÜŞMANA...

Gülsev EYÜBOĞLU: ÜSTEĞMEN KARA FATMA,300 ÇERİSİ İLE İZMİR'İ DÜŞMANA...: "ÖNCE VATAN" 300 ÇERİSİ İLE İZMİR'İ DÜŞMAN'A DAR EDEN ÜSTEĞMEN KARA FATMA.. Gelen Kutusu x ...

Gülsev EYÜBOĞLU: 19.YÜZYIL SON ÇEYREĞİ WİKİLEAKS BELGELERİ(!)...

Gülsev EYÜBOĞLU: 19.YÜZYIL SON ÇEYREĞİ WİKİLEAKS BELGELERİ(!)...:  19.Yüzyıl Son çeyreği Wikileaks Belgeleri(!)    Gülsev Eyüboğlu     1 Aralık  2010..        1)-" Elimizde uslu ve n...

16 Eylül 2013 Pazartesi

ANADOLU'DA BİLİMSEL FELSEFE MERKEZİ TEOS VE FİLOZOF THALES..!YA DA ARTIK OKUTULMAYAN FELSEFE..

     ANADOLU'DA BİLİMSEL FELSEFE MERKEZİ TEOS VE              THALES...!
             YA DA ARTIK OKUTULMAYAN FELSEFE DERSLERİ..!

                              


   "Hayatta en hakiki mürşit İlimdir"
      Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal
               ATATÜRK

       Şimdilerde ANADOLU'nun Okullarında okutulmayan FELSEFE Derslerinin doğduğu topraklar ANADOLU'dur..!
Ve hatta Bilimin ve Bilimsel FELSEFE'nin doğduğu yerde ANADOLU'dur..FELSEFE;Özgür düşünce ile sorgulayarak üretmektir..Beyinlere zincir vurarak toplumları köle yapmak isteyen Yönetimler,önce düşünmeyi yasaklamışlardır..!!!!


      Aristoteles;Bilimsel Tabiat Felfesinin başlangıcının Antik Çağ Bilim Adamı Thales'le başladığını anlatır..

       THALES;(M.Ö.624/546)Astronomi,Matematik,Felsefe ve Geometri alanlarında çığır açmıştır.İyonya Kenti Finike'de doğmuş ancak Finike'den düşünceleri nedeniyle Milet'e sürgüne gönderilince Milet'liler keızndisine vatantaşlık verdiğinden Milet'li Thales olarak anılır.

       Ege ve Akdeniz'e hakim İyonya'nın Merkezi TEOS Kenti'dir(İzmir/Seferihisar İlçesi,ne 5 Km.uzaklıkta Sığacık Beldesinin lKm.güneyinde)..Bilimsel FELSEFE'nin en gelişmiş Okulları TEOS'tadır..THALES,TEOS'un FELSEFE MERKEZİ olmasını tek bir Yönetim Kurulu olmasını ve tüm İyon Kentlerinin TEOS'a bağlı olması için çalışmıştır..
Düşün Kenti TEOS(M.Ö.3000),Sanatçılar Kenti olarakta anılır..
        "Sanatsız kalan toplumların hayat damarlarından biri kopmuş demektir"
                           Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK"

    ANADOLU'nun;Bilimsel Felsefe Merkezi TEOS Kentinde Bilim Kurulu Başkanlığı yapan Astronomi ve Matematik'in babası olarak anlılan THALES;Mısır'a giderek Geometri'yi ANADOLU'ya getiriyor ve kendi buluşları ilede Geometri'yi geliştiriyor..

        -Bir dairenin çapı ile iki eşite ayrıldığı,-Her ikizkenar üçgenin taban açılarının eşit olduklarını,-Birbirini kesen iki doğrunun ters açılarının eşit olduğunu,-İlk olarak daire içine dik açılı üçgeni çizen Thales;Denizlerde seyir hainde Gemilerinin birbirlerine olan seyir uzaklığını hesaplıyandır..

       TEOS'lu Filozof Protagoras'tan dinleyelim Mİ..?

        "Bütün şeylerin ölçüsü insandır.-Üşüyen için rüzgar soğuk,üşümeyen için soğuk değildir..-Saygıdan ve Hukuktan payı olmayan kişiyi Devlet için bir salgın hastalık gibi yok etmelidir...-Öğretim,yaratılışa ve çalışmaya muhtaçtır..Öğrenmeye daha gençlikten başlamalıdır..Çok derine inilmezde Ruhta Eğitim fışkırmaz..-Gramerle ilgili herşey,sözcüklerin cinsleri erkeklik,dişilik ve nesnellik diye ayrılır.Söyleyenlerin ana şekilleri şunlardır;istek,soru,yanıt,emir.."......!!!

           Şimdilerde TÜRKİYE'de;Bilim adamlarının,Arkeologların ve meraklı düşün gezginlerinin dışında "Bilimsel Felsefe"nin doğduğu TEOS Kenti'nin önemini,İnsanlığa Bilim,Felsefe,Sanat alanında çok büyük önem taşıdığının farkında olanlar ne kadardır acaba..????"

         FELSEFE'nin doğduğu topraklarda  TÜRKİYE'de Okullardan Felsefe derslerinin kaldıranların ise TEOS Kentinin adını ve önemini hiç bilmediklerine insanlık ve bizler ağlamalıyız..!

          Düşünsel bilim Felsefe Derslerini Okullardan kaldırarak,DÜŞÜNCEYİ zincirleyenlerin dillerindende "İleri Demokrasi"cümlesi eksik olmaz..Bu iki yüzlü ikilemin açıklaması "Zorba beyinlerin Devinimi"MİDİR..???

       Gerçek, TEOS'lu Şairlerin dizelerinde:

       ŞAİR ANONİOS
       Başka şey tutar mı altının yerini
       Diyor Pythermos...
       
       Tut ki kapattık bir eve bir kaç kişiyi
       Bir sürü altın,bir kilo incirle;
       Anlarsın çok geçmeden
       İncir mi değerli,altın mı ?
       =================

       ŞAİR ANEKREON

      Mor topu altın saçlı Eros'un
      Çarpıyor yine bana
      Oyuna çağırıyor beni
      Sandalları işlemeli kızla

      Ama görkemli lesbos'tan
      Gelen kız burun kıvırıyor..
      Kar düşmüş saçlarıma
      Bakakalıyorum ağzı açık
      Başka bir kızın ardından...

     Güzelim boynuna gölgesi
     Vururdu saçlarının...

      =====================


    VE ASLINDA DÜŞÜNMEK İNSAN OLMAKTIR..
Saygılarımla
Gülsev EYÜBOĞLU
16 Eylül 2013


       
      

9 Eylül 2013 Pazartesi

RAZİYE BEGÜM SULTAN...DİNCİ FESATLARIN KATLETTİRDİĞİ TÜRK KADIN HÜKÜMDAR..

RAZİYE BEGÜM SULTAN..
DİNCİ FESATLARIN KATLETTİRDİĞİ TÜRK KADIN HÜKÜMDAR..


Asya Tarihinin yine en müthiş kadınlarından biride Raziye Begüm Sultan dır.Ancak Raziye Begüm Sultan dört yıl yönetici kalabilmiştir.İlk defa İslam Hukukuyla yönetilen Devletinde;Türk Töresini devam ettirmek istediği için tüm savaşcılığına rağmen haince katledilmiştir.

1200 yıllara kadar;islamı kabul eden Türklerde,Devlet Yönetimi Töresi"YEDİ" şartında "erkek olmak"şartı yoktur.Daha sonra erkek olmak şartı;Arap Fıkıhcılarının Hz.Muhammed'in hadislerindendir diyerek"Devletini bir kadına teslim eden kavimden hayır çıkmaz"iddiasında bulundukları için,Türklerde kadın yönetici töresi terkedildi..(Bu Zehirli genli fesatlar ezelden TÜRK Kadınları düşmanlarıdır..)

Cengiz Han dönemine rastlayan 1200 lü yıllarda;Hindistanda Delhiyi Başkent yapmış İltutmuş Kağan ın kurduğu başka bir TÜRK Devleti hüküm sürüyordu.Orta Hindistanı egemenliği altına alan bu cengaver ve üstün devlet adamı İltutmuş Kağan 1236 yılında hastalanınca oğulları olmasına rağmen ilk çocuğu Raziye Begüm Sultanı veliaht gösterdi.Böylece müslüman olan TÜRK lerde ilk kez bir kadın veliaht oldu.Tüm engellemelere,fetvalara rağmen Raziye Begüm Sultan Devlet Başkanı oldu.Babası gibi adaletli cesur ve halkını koruyan bir yöneticiydi.Fil sırtında;yüzü açık peçesiz silahlı ve askeri Üniformasıyla daima halkın içinde gezdi.Devlet Buyruğu olarak"Haksızlığa uğrayanlar,üzerlerine kırmızı giysiler giysinler(kırmızı TÜRK töresidir-Hintliler hep beyaz giyiyorlardı) ki bende onları görüp farkedeyim.Onlarla yüzyüze görüşerek,dertlerini dinleyeyim".

Halk tarafından çok sevilen Raziye Begüm Sultan;islamı Şeriat bahane edilerek bu tavırları dolayısıyla yerinde gözü olan kardeşleri tarafından iffetsizlikle suçlandı.(Bu sefiller fesatlıklarını halen daha sürdürüyorlar)Raziye Begüm Sultan;yakınlarının dedikodulardan kurtulması için mutlaka evlenmesi gerektiği uyarılarına aldırmadı.Daha sonra isyancı güçlerin Türk Komutanı Altanoğluyla evlendi.Her zaman ordularının en önünde isyancı Hindularla savaştı.Her seferinde asileri püskürttü ama ne yazık ki onu islam düşmanı olarak gören kendi askerlerince ihanete uğradı.Üvey kardeşi Behram Şah ordusuna yenildi.Eşi Altanoğlu ona kaç canını kurtar diyerek savaşa savaşa öldü.Günlerce at üstünde yol alan Raziye Begüm Sultan;rastladığı bir Hintli köylüden su istedi.Bir ağaca yaslanarak suyunu içerken hain Hintli onun savaşcı bir kadın olduğunu anlayınca üzerindeki kıymetli taşlar için sinsice Raziye Begüm Sultanı harçerledi.

Raziye Begüm Sultanın sadık askerleri heryerde onu aramaya çıktılar.Elbiselerini satmaya çalışan Hintliyi tutuklayarak ölüsünün olduğu yere geldiler.

Askerleri ;cesur,yılmayan en önde savaşan Komutanlarını,Cenne Irmağı kenarına gömdüler.Daha sonra yıllarca ona ağlayacak halkı ve askerleri,kahraman Sultanları Raziye Begüm'e Anıt Mezar inşa ettiler.

Tek başına dört yıl Hindistana hükmeden,kendi adına para bastırtan ve Nevbet çaldıran Yiğit Türk Kadın Hakan Raziye Begüm Sultan ın yaman kişiliği yazdığı şiirlerden birinin dörtlüğünde bellidir.
Raziye Begüm Sultan Savaşçı kişiliği yanında derin duygular çağrıştıran Şiirleri ile de korkusuz bir şairdi..

"-GÜNEŞ IŞIKLARININ
-ARADA BİR BÖYLE TİTREŞMESİ
-BENİM GİBİ GAZABLI BAKIŞLARIMDAN
-DEĞİLDİRDE NEDİR YANİ?...."

.................TÜRK KADINLARININ ULU ANA'LARINDAN YİĞİT ANA RAZİYE BEGÜM SULTAN;AZİZ YİĞİT RUHUN ŞAD OLSUN..KAHRAMANLIĞIN YİĞİTLİĞİN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM..
......TÜRK OLMAK YİĞİTLİKTİR..YİĞİTLİĞİN DİŞİSİ ERKEĞİ OLMAZ..
......NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE-İNADINA İLELEBET
SAYGILARIMLA
GÜLSEV EYÜBOĞLU
28 ARALIK 2008